Evlilik ve Terapi

Evlilik ve Terapi

AİLE

Evlilik ve aile terapisi son zamanlarda sıklıkla gündeme gelen konulardan bir tanesi. Bizlere sık gelen sorulardan bir tanesi şu: Hangi durumlarda evlilik terapisine gitmeliyiz? Neler yaşanırsa evlilik terapisi şarttır? Bu yazımızda bu sorularınıza cevap vereceğiz.

Kimse boşanmak için evlenmez. Ama maalesef ülkemizde, neredeyse her 5 evlilikten birisi boşanmayla sonuçlanmaktadır. Boşanmaların birçok nedeni vardır. Boşanmayla sonuçlanan evlilikleri incelediğimizde, bazı boşanmaların kaçınılmaz olduğunu bazı boşanmalarınsa birazcık emek ve bir uzman yardımı olsaydı bu aşamaya gelmeden çözülebileceğini görüyoruz.

Evlilik Terapisi Ne Yapar?

Eşlerin aralarında yaşadıkları ve çözemedikleri problemleri, bu konuda eğitim ve deneyim sahibi bir evlilik terapisti tarafından ilk olarak değerlendirilir. Sonraki süreçte, evlilik terapisne özel bazı tekniklerle eşlerin bu problemleri çözmeleri için gerekli motivasyonu kazanmaları, yaşadıkları problemlere farklı bakış açısı kazanmaları ve karşı tarafa empati ve sabırla yaklaşabilmeleri amaçlanır. Bazı durumlarda, eşlere evde uygulamaları için ev ödevleri verilebilir. Bütün süreçteki amaç, eşlerin arasındaki  ilişki mümkün olan en az sorun seviyesine getirmektir.

Hangi Durumlarda Evlilik Terapisine Gidilmeli?

Hiç sorun yaşanmayan ve mükemmel olan bir evlilik yoktur. Her evlilikte sıklıkla minik problemler ara ara da daha büyük problemler yaşanabilir. Yaşadığını problemler küçük de olsa, kendi aranızda çözemiyorsanız, ufacık problemlerde dahi günlerce aranızı düzeltmiyorsanız, kendi aranızda sağlıklı bir şekilde; karşı tarafın kişiliğine zarar vermeden tartışamıyorsanız ve kendinizi evliliğinizden dolayı mutsuz hissediyorsanız kesinlikle evlilik terapisi almalısınız diyebiliriz. Ama burada dikkat edilmesi gereken bir noktayı gözden kaçırmamak lazım; eşler genelde bıçak kemiğe dayanınca, boşanmadan önce son çare diye evlilik terapisine başvurmaktadırlar. Bu durum evlilik terapisi sürecini ciddi anlamda zorlamaktadır. Bu neden problemler kronikleşmeden, ilişki kangren olmadan önce evlilik terapistine başvurmalısınız.

Evlilik Terapisine Başlıca Başvuru Sebepleri:
  • Eşler arasındaki iletişimsizlik,
  • Ailelerin evliliğe müdahale etmesi ve eşlerin bu konuda gerekli sınırları çizememesi,
  • Eşler arasında öfke kontrol problemleri
  • Aldatma ve sadakatsizlik sorunları
  • Eşlerin üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmemesi
  • Eşlerin birbirine karşı ilgi ve sevgilerinin azalması,
  • Eşler arasında yaşanan cinsel problemler,
  • Çok sık tartışma ve küsmelerin olması gibi konular  evlilik terapisine başlıca başvuru sebepleri arasında sayılabilir.
Evlilik Terapisinde Ne Yapılmaz?

Eşler içinde bulundukları stresli durumlardan dolayı, bazı durumlarda, evlilik terapisine ilişkin farklı beklentiler içine girebiliyorlar.

  • Özellikle sık karşılaştığımız bir beklenti, evlilik terapistini bir şikayet makamı gibi görüp, eşini evlilik terapistine şikayet etmek.
  • Bir diğer beklenti ise, evlilik terapistinden problemlere  bir yargıç gibi yaklaşmasını beklemek ve kimin haklı kimin haksız olduğuna yönelik ger bildirimler vermesini beklemek diyebiliriz.
  • Yine sık karşılaşılan sorunlardan bir tanesi, evlilik terapistinin sizin adına karar vermesini istemektir. Bir diğer yanlış beklenti ise, bir sefer evlilik terapistine gideriz ve herşey hallolur.  Evet biz de isterdik bir seansta bütün problemleri çözebilmeyi ancak böyle bir yeteneğimiz maalesef yok. Bir seferde bütün problemleri halledebileceğini iddia eden yerlere gitmeden de en az 3 kere düşünmek gerekir. Çünkü bilimsel olarak böyle bir durum söz konusu değildir. Evlilik terapisi bir süreçtir. Süreç içinde eşlerin düzenli gelmeleri ve kendinden istenenleri yapmaları olumlu sonuç almak adına çok önemlidir.

Bu tür beklentiler ile evlilik terapisine başvurmamak gerekir. Çünkü bu beklentiler evlilik terapisinin temeli olan problem çözme amacının tam tersidir.

 



Evliliğe Hazırlık Sürecinde Evlilik Öncesi Terapi

Evliliğin eşler açısından doyum verici olabilmesi için evlilik öncesi bilinçli hazırlık gerekir. Boşanma oranlarının her geçen gün arttığını birçok kişi bilir, ancak çarpıcı bir gerçek daha var; evlenmeye hazırlanan çiftlerde de ilişkiyi bitirme oranları giderek artıyor. Bunun en temel nedenleri iletişim problemleri ve gerçekçi beklentiler oluşturamamak. Çiftler evlenme kararı aldıktan sonra kendilerini çok mutlu hissedeceklerini düşünüyorlar ancak durum hiç de böyle olmuyor. Evlilik ile ilgili deneyime,  bilgiye sahip olmadıkları için ve çevrelerindeki kişiler tarafından evliliğin zor yönleri daha fazla vurgulandığı için yoğun bir baskı hissediyorlar. Bu durumun üstesinden gelemeyen çiftler evlenme kararından vazgeçebiliyorlar. Evliliğin emek isteyen bir ilişki olduğu herkes tarafından kabul edilir ancak bu çaba evlenmeden önce başlamalıdır. Evliliğin sağlam temeller üzerine kurulması ilerleyen dönemler için çok büyük önem taşır. Bu nedenle evlilik öncesi terapi giderek yaygınlaşmaktadır.

Evlenmeden önce…

Hayatınızda yeni bir dönemi başlatacak olan evlilik kararını almak hiç de kolay değildir. Maddi ve manevi sorumluluklar, ömür boyu bağlılık, özgürlüklerin kısıtlanması ve daha birçok neden kafanızı karıştırmaya yeter de artar. Bu yüzden kesin kararınızı vermeden önce, kendinizi, evlenmeyi düşündüğünüz kişiyi, evliliği ve beklentilerinizi gerçekçi bir biçimde değerlendirmenizi sağlayacak bir evlilik öncesi eğitim programına katılmanız çok yararlı olacaktır.
Evlilik kararı almaya çalışırken kendinizi baskı altında hissedebilir ve hatta oldukça stresli günler yaşayabilirsiniz. Evlilik öncesi eğitim, hissettiğiniz karmaşanın çözümlenmesine katkı sağlayacaktır.

Evleneceğiniz kişiyle yüzleşme

İlişkinin başladığı ilk an ve ilk günler, daha sonra yaşanacak ilişkinin tarzını belirlemede adeta mucizevi bir yol göstericidir. Sorunlar çıktığında, “zaten ilk tanıştığımızda onun bu yönünü görmüştüm, ama geçer ya da değişir diye düşündüm, önemsemedim” denilir. Oysa roller ilk anlarda belli olur. Bu nedenle ilk tanışma anınızı ve gözlemlerinizi düşünün. Sizi neler etkilemiş, neler hoşunuza gitmiş, neler gitmemişti? Bunları belirlemeniz size ilişkide yol gösterir. Bu yol haritası ortaya çıkarken sizin kişiliğiniz ve partnerinizin kişiliğiyle ilgili bazı özellikleri fark edersiniz.

İlişkiniz ne kadar süredir devam ediyor? Onun nelerden hoşlandığını ya da en çok neye kızdığını bildiğinizden emin misiniz? İlişkinizin süresinin evlenmek için yeterli olup olmadığı kesinlikle sizin kişisel kararınıza bağlıdır. Bu nedenle sizin için neyin doğru olduğuna sadece kendiniz karar verebilirsiniz. Evliliğiniz boyunca birbiriniz hakkında her gün yeni şeyler keşfetmek size eğlenceli gelebilir, ancak evlenmeden önce evleneceğiniz kişiyle ilgili ne kadar çok şey bilirseniz, evlendikten sonra katlanamayacağınız davranışlarla karşılaşma riskini o kadar azaltmış olursunuz.

Evlenmeden önce sorunlara hazırlıklı olun

Evliliklerde eşler arasında farklılıklar ve sorunlar yaşanması kaçınılmazdır ancak birliktelikleri yürüten özellik, esnekliktir. İşte bu esnekliği gösterebilmek için ‘farkında olmak’ zorundasınız. Kendinizin ve partnerinizin iyi ve kötü yanlarının farkında olmanız sağlıklı bir birliktelik kurabilmeniz için gereklidir. Bu farkındalığı kazanmak da ancak profesyonel bir ‘üçüncü göz’ün yardımıyla mümkün.

Bir insanın beş özelliği çok hoşunuza gidiyor, ama üç özelliğini sevmiyorsunuz. Peki bu yüzden sevdiğiniz kişiyi bırakacak mısınız? Amaç sizi rahatsız edebilecek o üç özelliğe karşı hazırlıklı olmanız. Çeşitli konularda ters düşmeniz mutlaka sorunlar yaşanacak anlamına gelmez. Ancak bu ters düşmeler ileride ayağınıza takılabilir. Evlilik öncesi eğitim seanslarında, ileride ilişkide patlak verebilecek bir kriz anında yapılması gerekenler üzerinde durulur.

Nasıl bir evlilik istediğinize dair partnerinizle aynı fikirde misiniz?

Sizin ve evleneceğiniz kişinin evlilikten ve hayattan beklentileriniz ne kadar uyumlu? Her ne kadar farklı olan bazı beklentileriniz üzerinde anlaşma ümidiniz olsa da hepsi için aynı şeyi söylemek imkansız. Birbirinizin beklentilerine -hepsine olmasa da en azından bir kısmına- cevap verebileceğinizden emin olmalısınız.

Evlenmeden önceki ilişkiniz evliliğinizin gidişatına dair ipucu verse de bazı noktaların karanlıkta kaldığı da bir gerçektir. Bu noktaları açığa çıkarmak ve evliliğinizi mutlu bir şekilde devam ettirmenizi sağlayacak becerileri kazanmak evlilik öncesi eğitimle mümkündür. Unutmayın ki evlenmek size mutluluk, romantizm ya da güven getirmeyecek, bunu başarmak için sizin ve eşinizin gayreti gerekecek.

Evlilik kararı verilirken nelere dikkat edilmelidir?

Evlilik kararı verirken öncelikle bireyler kendilerine “evliliğe hazır mıyım?”, “bu kişi benim için doğru kişi mi?” sorularını sormalıdır.

Bu önemli karar verilirken mantık kesinlikle devre dışı bırakılmamalıdır. Aşkın ya da sevginin tüm sorunlarını aşmaya tek başına yeterli olmadığı bilinmelidir. Bireyler evlenmeyi düşündükleri kişiyi sadece içinde bulunduğu dönemdeki rolü ile değil farklı rolleri de (anne olma, baba olma, koca olma, ev hanımı olma vb.) göz önünde bulundurarak değerlendirmelidir. Birey, eş olarak düşündüğü kişiyi değişik rolleri ile değerlendirirken kafasındaki soru işaretlerini mutlaka paylaşmalıdır.

Bireyin eşini değerlendirmesi kadar kendisini de evlilik yaşantısındaki roller ve sorumluluklar açısından değerlendirmesi önemlidir. Yeni bir aile kurmanın sorumluluğu, eş olmanın ve ebeveyn olmanın sorumluğu düşünülerek evliliğe adım atılmalıdır.

Çiftlerin kendilerini, eşlerini ve evliliği gerçekçi olarak tanımaları, ileride uyumlu bir evlilik yaşantısına sahip olmalarının birinci koşuludur. Kendi problemlerini fark edememiş, çözümleyememiş bir kişinin evleneceği kişiyi de sağlıklı olarak değerlendirmesi ve tanıması mümkün olamaz. Evlilik ile ilgili gerçekdışı ve aşırı iyimser beklentileri olan bireyler evliliğin gerçekleri ile karşılaştıkları zaman kaçınılmaz olarak hayal kırıklığı yaşayacaklardır.

Evlilik öncesi sunulan vaatler aldatıcı olabilir

Evlenmeyi planlayan çiftlerin birbirlerini tanıdıkları kabul edilir ancak bununla birlikte şunu da unutmamak gerekir ki, evlilik öncesi karşı tarafı ‘gerçekten’ tanımak çok da kolay değildir. Özellikle tanıştıktan kısa süre sonra evliliğin gündeme geldiği ilişkilerde, tarafların birbirlerine genel anlamda ne kadar dürüst oldukları öncelikle irdelenmesi gereken konudur. İnsanların kendilerini olduklarından daha iyi gösterme çabası içinde oldukları bilinmelidir. Olumlu benlik sunumu adı verilen bu durum az ya da çok herkeste görülür. Bazıları yeni tanıştıkları kişiye kendilerini olduklarından daha iyi gösterebilmek için olumsuz özelliklerini gizler, olumlu yönlerini abartır, gerçek olmayan vaatlerde bulunur, hatta yalana başvurabilir. Çiftler arasında bir güven problemi varsa, geleceğe yönelik vaatlere inanılması doğru olmaz. Ayrıca partnerine güvenen bir kişinin bile yapılan vaatlerin gerçekçilik düzeyini değerlendirmesi, ne denli gerçekleşebilir olduğu ve gerçekleşmemesi durumunda bunun evliliğe ne şekilde yansıyacağını düşünmesi gerekir. Durum ne olursa olsun verilen sözlerin tutulamama ihtimali her zaman vardır. Bu ihtimal düşünülmeli, gelecekte hayal kırıklığı ve pişmanlık yaşanmaması için bu durumun kabul edilip, edilemeyeceği önceden değerlendirilmelidir.



Aile/Evlilik Terapileri (Çift Terapisi)


Evlilik çatışması insan yaşamındaki problemlerin en rahatsız edici olanlarından biridir. Her evlilikte bazı problemler yaşanır ancak kimi zaman problemler çiftlerin derin bir hayal kırıklığı yaşamasına ve evliliğin devamını sorgulamaya kadar varabilir. Oysa bu olumsuz gidişi durdurmak mümkündür. Çiftler bunu bazen kendi çabalarıyla, problem çözme becerileri geliştirerek başarabilseler de çoğu zaman profesyonel bir yardım gerekmekte ve evlilik terapisine ihtiyaç doğmaktadır.

Hangi noktada terapiste başvurmak gerekir?

Hiçbir evlilik mükemmel değildir. Hemen her çift evliliği boyunca zaman zaman yardıma ihtiyaç duyabilir. Evlilik terapisi almak için mutlaka sıkıntılı bir evlilik içinde olmak da gerekmez. Bizim ülkemizde henüz pek alışılmış değildir ama yurt dışında evlilikleri sağlam olan bir çok çift ilişkilerini daha da geliştirmek ya da çıkabilecek sorunları önlemek amacıyla evlilik danışmanlığı almakta ya da ilişki geliştirme programlarına katılmaktadır.

Çatışmalı evlilikler çoğu insanın evlilik yaşamındaki iniş çıkışlardan farklı bir durum arz eder. Sorunlu evliliklerde ilişkideki hayal kırıklığı öyle bir gelip bir gitmez, ara sıra hissedilen bir duygu değil süreğendir ve kişiler evliliklerinden derin bir tatminsizlik duyarlar. Bu tür evliliklerde sık ve giderek şiddeti artan kavgalar yaşanır. Kavgalar çözüme götürmez, sadece tükenmişlik hissi yaratır. Ama sorunlu evliliklerdeki ilişki her zaman kavgalı değildir. Bazı evliliklerde kavga yoktur ancak ilişki kaliteli değildir, eşler birbirlerinden tamamen kopukturlar; birbirleri için bir şeyler yapmayı ve iletişimi tamamen keserler, bu durumda evlilik yaşamında işler daha da kötüye gitmeye başlar.

Çözüme kavuşmayan sık tartışmalar, olumlu duyguların kaybı, arkadaşlık, seks ve canlılığın azalması evliliğin sorunlu olduğunun işaretleridir. Önemsememe, içe çekilme, şiddet ve bağlantının tümüyle kopuk olması söz konusuysa eğer evliliğin büyük bir problem içinde olduğunu ve boşanma riskinin yüksek olduğunu söylemek mümkündür. Evlilik çatışmasından söz etmek için resmi olarak evli olmak şart değildir. Uzun dönemli ciddi ilişkilerde de bu tür problemlerle evlilik terapisine ihtiyaç duyulabilir.

Evlilikte terapi gerektiren ne tür problemler yaşanır?

Evlilikte problemler genellikle iletişim, problem çözme, tartışma, duygusal yakınlık ve cinsellik gibi konularda ortaya çıkmaktadır.

İletişim çatışmaları genellikle evli olmanın gereklerini tam olarak kavrayamamış, sağlıklı bir iletişimin nasıl yapılacağını ve işbirliğinin, desteğin nasıl sağlanacağını öğrenememiş kişilerin ilişkilerinde ortaya çıkar. Böyle kişilerde ilişkinin erken romantik dönemlerinde bir süre ilişki iyi gidebilir. Fakat çiftler evlilikteki uzun vadeli görevlere hazır değilse bir süre sonra problemler yaşanmaya başlar. Çiftlerle ilgili çalışmalar, evlilik uyumsuzluğu ve ayrılık riskinin, evliliğin erken dönemlerinde daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, çift çocuk sahibi olduktan ve çocukların ergenliğe geçiş dönemleri veya evden ayrılmalarından sonra da çatışmalar artmaktadır.

Bazen de evlilik problemleri direkt olarak bireysel problemlerin sonucudur (örn: alkol-madde kullanımı) ve evlilik iyi gidiyor gibi bile görünebilir. Böyle bir durumda tek bir sarsıcı olay bile evliliği strese sokmaya yetebilir. Örneğin sağlam evliliği olan bir çift, evlilik dışı ilişki gibi sarsıcı bir olayın üstesinden gelebilirken süregelen sorunları üstü kapalı bir şekilde yaşayan çiftlerde sonuç daha olumsuz olabilir.

Cinsel sorunların tedavilerinde de evlilik terapisi gerekmektedir. Çünkü cinsellik ve evliliğin diğer bölümleri birbiri ile ilişkilidir. Bazen evlilikteki sorunlar cinsel yaşamı etkilerken, bazen de cinsel sorunlar evliliğin bütününü etkiler. Araştırmalar cinsel işlev bozuklukları ve evlilik sorunlarının her zaman olmasa da çoğunlukla bir arada görüldüğünü ortaya koyuyor. Cinsellikte iki insan arasında bir ilişki yaşanır, sadece bu ilişkide duygular günlük iletişimden farklı olarak yalnızca sözlü olarak değil bedenle de ifade edilir, dolayısıyla bu alandaki bir sorunun da iletişim olmadan çözülmesi düşünülemez. Eşlerin cinsel sorunu evliliğin diğer alanlarından bağımsız bir problem olsa bile, sorunu çözerken aralarında uyum ve işbirliğinin olması gerekir ve bu iletişim de evlilik terapisi ile sağlanır.

Çocuklara ait sorunların tedavisinde de evlilik terapilerinden faydalanmak gerekebiliyor. Eşler arasındaki huzursuzluk ve gerginlikler çocukları doğrudan etkiler. Bu nedenle çocuklardaki psikolojik veya psikiyatrik bir problemi tedavi edebilmek için anne-babanın evliliğindeki sorunların ortadan kaldırılması gerekmektedir. Araştırmalar anne-baba arasındaki çatışmaya maruz kalan çocuklarda davranış problemleri ve duygusal sorunların daha fazla olduğunu gösteriyor. Ailede yaşanan uyum ve uyumsuzluklar çocukların sadece iç yaşantısına değil onların sosyal ilişkilerine de etki eder. Çocuklar iletişim kurma ve problem çözmede anne-babayı örnek alırlar. Bu nedenle çocukları sağlıklı kılmak için evliliği sağlıklı kılmak gerekmektedir. Çocuğun problemi anne-babanın evlilik ilişkisinden bağımsız gelişen bir sorun olsa bile tedavi sürecinde ebeveynin birlikte hareket etmesi gereklidir ve bu da iyi bir ilişki ve işbirliğini gerektirir, bu noktada evlilik terapisi fayda sağlar.

Sorunlu evliliğin sonuçları

Stresli bir evlilik taraflar üzerinde oldukça olumsuz etkiler bırakır. Acı, elem duygusu, endişe, yüksek düzeyde gerilim ve depresyon gibi problemlere yol açar. Eğer devam ederse fiziksel sağlığa da olumsuz etkisinin olduğunu gösteren araştırmalar vardır. Aileye etkisi de derindir, özellikle de çatışma büyük olduğunda. Yoğun çatışmalı evliliklerde büyüyen çocukların, diğer çocuklardan daha fazla probleme sahip oldukları görülmüştür.

Evlilik çıkmaza girdiğinde eğer önlem alınmazsa gidişat domino taşlarının yıkılması gibi bir hal alıp evliliği bitme noktasına getirebilir. Bu nedenle sorunların büyümesini, çözülmez hal almasını beklemeden problemi tespit edip çözümlemek gerekir.

Evlilik terapisi nedir?

Evlilik problemleri için etkili tedavi yöntemleri vardır. İlişkileri üzerinde çalışmaya karar verip yeterli çaba gösterildiği takdirde çiftler evliliklerini yeniden tatminkar hale getirebilir.

Kimse evliliğe mükemmel bir eş olarak başlamaz. Evlilik; kendini anlamak, eşini anlamak, tartışmayı bilmek (iyi kavga etmek), problem çözmek ve farklılıkları kabul edebilmek gibi bazı beceriler gerektirir. Bazen yetiştiğimiz ailedeki etkili olmayan, olumsuz davranış kalıpları ilişkiye taşınabilir, kimi zaman da yaşamın normal güçlükleri mutlu bir evlilik sürdürmeyi zorlaştırabilir.

Evlilik terapisinde yapılan bir anlamda iletişim kurmayı öğrenmektir. Problem çözme ve çok fazla incitmeden nasıl kavga edilebileceğini öğrenme gibi becerileri oluşturmaya, ilişkiyi yeniden kurmaya yardım eder.

Evlilik terapisi ile; eşlerin birbirini insan olarak görmeyi öğrenmeleri hedeflenir. Karşısındakinin kişilik özelliklerini anlama ve uzlaştırılabilecek farklılıkları uzlaştırabilmeyi, uzlaştırılamayacak yanlarını ise kabul edebilmeyi öğrenmeleri sağlanmaya çalışılır.

Eşler arasında süregelen sorun alanları, tartışmaların yoğunlaştığı belli başlı konular olabilir. Evlilik terapisinde amaç; eşlerin bu konuları konuşabilir hale gelmesi ve çözüm bulmalarına yardımcı olmaktır. Terapi süreci zor sorunlarla mücadele ederken bile eşlerin ilerleme rotası içinde olmalarını sağlar ve ilişkinin çıkmaza girmesini engeller.

Evlilik terapisi nasıl uygulanır?

Çift terapisinin bir çok türleri vardır. Bazıları beceri ve pratiği arttırır. Bazıları geçmişe daha çok yönelir ve işlerin nasıl bu hale geldiğine bakar. Bir kısmı da ikisini birleştirir.

NPGrup bünyesindeki kliniklerimizde uygulanan Evlilik terapilerinde çiftlerin terapiye başvurma nedenleri ne olursa olsun, öncelikle evlilikleri tüm yönleriyle değerlendirilir. Değerlendirme sürecinde, birlikte ve ayrı görüşmeler yapılarak her iki taraftan da sorunu ve sorunun tarihçesini kendi gördüğü açıdan tanımlaması istenir. Her birinin çözüm konusundaki öneri ve düşünceleri alınır ve terapiden beklentileri belirlenir. Bu süreçte, eşlerin kişilik özelliklerinin evliliğe yansımasını anlamak için her ikisine de psikometrik testler ve evlilikteki sorunların türünü ve şiddetini belirlemeye yarayan bazı ölçekler uygulanır. Birleşik seanslarda eşlerin birbiriyle iletişim tarzı ve aralarında nasıl bir etkileşim olduğu gözlenir, birbirlerine söylediklerinin aynı anlamlarda işitilip işitilmediğine bakılır.

Terapi süresince ilişkide değişimi sağlamak amacıyla terapist tarafından bir seanstan diğerine gelene kadar uygulanacak bazı ev ödevleri verilebilir. Bu ödevlerin uygulanmasının birkaç faydası vardır. Bir yandan eşler yaşadıkları sorunların denetlenebileceğini görmüş olurlar. Diğer bir faydası da çözümlerin ve asıl kalıcı değişimlerin kendileri dışından gelmediğini, terapi/terapist tarafından uygulanan yöntemlerle ilgili değil de aslında kendi davranışlarında yaptıkları değişikliklerle olacağını görmeleri ve yaşamlarında güven duygusunun artması açısından önemlidir.

Terapinin süresi yaşanan problemin türüne, yoğunluğuna ve kişilerin değişim hızına göre değişebilir. Görüşme sayısı gelişmelere göre belirlenir. Görüşme aralıkları; seanslarda ele alan konuların yaşama geçmesine fırsat tanıyacak kadar uzun ama eski alışkanlıkların sürmesine izin vermeyecek kadar kısa zaman diliminde olması dikkate alınarak düzenlenir. Başlangıçta genel olarak haftada bir olarak başlanan seanslar, ilerleme sağlandıkça değişimin kişilerin kendi gayretleri ile de sürdüğünden emin olmak için aralıklar açılarak ve sonlara doğru seyreltilerek terapi sonlandırılır.

Eğer evlilik probleminiz varsa bir çift terapisine baş vurun!

Evlilik terapisine başlamak kolay değildir. Evlilik gibi oldukça özel bir yaşamın sorunlarını, tanımadığı bir kişiyle paylaşmak çoğu insan için zordur ve problemlerin bir terapistin önünde tartışılması düşüncesi hoşa gitmeyebilir. Çiftler kendi başlarına sorun çözmeye çalışıp da başarısız oldukları ve konuşmalar çoğunlukla çözüm getirmeyen kavgalara dönüştüğü için terapi sürecinde de bunun yaşanmasından korkulur. Oysa terapi sürecinde, üçüncü bir kişi olarak terapistin karşısında, sorunlar tartışılsa bile kavganın şiddetlenmesi olası değildir, çünkü terapist duruma müdahale eder ve uygun yönlendirmelerle çiftler giderek problem çözücü konuşmayı ve etkili iletişim ilkelerini öğrenirler. Konuşabilmeyi ve problem çözücü tartışabilmeyi öğrendikleri için iletişimde kendi başlarına iken yaşanan tıkanmalar olmaz ve başta zor olsa bile giderek ilerleme yaşanır.

Eğer eşiniz terapiye gitmek istemezse ne yapmalısınız?

Evlilik terapisi; “ilişkimizde sorun var, düzeltmek için ne yapabiliriz” vb. şekilde eşlerin ortak kararı ile başladığında çok daha iyi ilerlenir. Çünkü böyle bir başlangıçta sorunun önemli bir kısmı zaten aşılmış demektir. Problemin ne olduğu ve çözümü bilinmese bile her iki taraf da sıkıntı yaşandığının farkındadır ve değişme istekleri vardır. Ortak karar alıp gelebilmiş olmak çiftin arasında belli düzeyde iletişim sağlandığını gösterir. Ne yazık ki böyle bir başlangıç her zaman mümkün olamıyor.

Bazı insanlara, toplumsal koşullanmalar veya kişilik yapıları nedeniyle sorunları için yardım istemek güç gelir. Bazen de ilişkideki çatışmanın sonucu olarak eşlerden biri terapiye gelmeyi reddeder. Çoğu zaman yapılan hata; danışmanlık alma önerisini kavga esnasında veya problemin yoğun olarak yaşandığı bir anda, daha olumsuz duygular henüz yatışmamışken gündeme getirmektir. Yanlış zamanda yapılan öneri terapiye başlamayı geciktirir ya da tümüyle engeller. Kavga sırasında eşlerden biri psikoloğa gidelim dediğinde çoğunlukla karşı taraf bunu bir eleştiri veya “hasta kişi”, “sorun sende” suçlaması olarak algılayıp savunmaya geçer.

Eşiniz terapiye gitme önerisini kabul etmiyorsa nedenini anlamaya çalışıp bu teklifi biraz zaman geçtikten sonra tekrarlamak iyi olur. Konuşmayı daha uygun bir ortamda sakinken yapmak, suçlayıcı ve eleştirici ifadeler kullanmamaya dikkat etmek, konuşmaya başlarken sorunu sadece karşımızdakinde görmediğimizi, çatışmada kendi rolünün de olduğunu ve değişmede kendimize düşen sorumluluğu almaya hazır olduğumuzu açıklayarak karşıyı rahatlatacak ve işbirliğine çekecek tarzda konuşmaya çalışmalıdır.

Eğer tüm çabalarınıza ve teşviklerinize rağmen eşiniz terapiye gitmeyi reddediyorsa kendi başınıza bir şeyler yapmaya başlayabilirsiniz. Tabi ki tek başına problemli bir evliliği düzeltmek zordur ama en azından bir evlilik veya aile terapistiyle konuşarak ilişkide yaşanan sorunlarda kendi rolünüzü görebilir, çatışmayı çözümlemede ve ilişkiyi geliştirmede sizin neler yapabileceğiniz, eşinize nasıl yaklaşacağınız konusunda bilgilenebilir ve belki onu terapiye ikna konusunu terapistin desteği ve yönlendirmeleriyle başarabilirsiniz. Bazen eşlerden biri danışmanlık almaya başlayıp da kendinde yaptığı değişimlerle ilişkide bir gelişme sağladığında, bu defa eşi evliliklerinde yaşanan bu gelişmeyi görüp psikoterapi sürecine güven duymaya başlıyor ve sonradan sürece katılmayı kabul edebilmektedir.



DR FATMA ÖZDEMİR

Lütfen bana ulaşmak için aşağıdaki formu kullanın

Hakan Erenler

Adres: Fatih Mah. Sultan Murat Cad. Akyazı Sk. No:3 Yahyakaptan. 41050 İzmit / Kocaeli

Ofis: GSM: +90 532 063 16 01 GSM:


dr.fatmaozdemireyuder@gmail.com

Her Hakkı Saklıdır

 Fatma Özdemir-Dr PhD ( Klinik Psikoloji - EMDR  Eğitimli)