Davranış ve Düşünce Değişikliği Yönetimi

Davranış ve Düşünce Değişikliği Yönetimi

YETİŞKİN

Duygu, Düşünce ve Davranışları Dengede Tutma Teknikleri

Düşünceler duyguları doğurur. Duygularımız doğrultusunda davranış tercihimizi yaparız. Düşünceleri sorgulamak özel hayatta ve iş hayatında sağlıklı davranmamız için önemlidir. Yaşadığımız durumlar karşısında geliştirdiğimiz düşüncelerin geçmişten kaynaklanan tecrübelerle ne kadar beslendiği önemlidir. Tüm bu nedenlerden dolayı, çalışma hayatındaki davranışların kontrollü olması için düşüncelerin farkında olmak gereklidir.

Özellikle bugünlerde yaşadığımıza benzer dönemlerde, düşünceleri kontrol altında tutmak, duygulara yansımasını önlemek ve davranışsal açıdan normal dışı tutumlardan kaçınmak oldukça zordur.

Duygularımız enerjimizi belirler. Eğer duygulara dokunur ve ifade edebilirsek daha enerjik oluruz. Eğer duygulara dokunulmaz ve ifade edilmesine izin verilmez ise kendimizi uyuşuk, tembel, yorgun, depresif ve kaygılı hissedebiliriz.

Duyguları doğru tanımlamak ne işe yarar?

  • Duygular insan yaşamın bir parçası olmakla beraber, her zaman yaşama eşlik eder ve yaşamın rengidir.
  • Duygular bir histir, aynı zamanda bir sezgidir.
  • Duygular her zaman yönlendiricidir ve yaşananlara anlam katar.
  • Duygular kişinin iç dünyasını yansıtır.
  • Duygular diğer insanlarla olan ilişkileri etkileyen unsurlardır.
  • Duygular ve düşünceler sürekli olarak etkileşim halindedir. Duygular düşüncelerden etkilenir, düşünceler de duygulardan etkilenir.
  • Duygular genellikle iç içe yaşanır.
  • Duygular sadece bugünle alakalı değildir. Geçmişte kalanların etkisiyle de yaşanır.
  • Duyguların bazıları koşullanmalarla ortaya çıkar.
  • Duygular insanları belli şekilde davranmaları için motive eder.
  • Duygular her zaman insanların yargılamasına neden olur. Bunları neden yaşadığı hakkında kişi her zaman sorgulama halindedir.
  • Benzer durumlarda aynı duyguları yaşamak, iç çatışmaya neden olabilir.
  • Duygular kişilerin mantıklı düşünmesini etkilemektedir.

 

Bu çalışmanın katılımcıları:

* duyguları tanır ve doğru tanımlar,

* düşünce-duygu-davranış arasındaki ilişkinin nasıl çalıştığını öğrenir,

* düşüncelerini yönetme becerisi kazanır.

* objektif düşünme yeteneği gelişir,

* düşünce hatalarını öğrenir,

* kendi düşünceleri üzerinde farkındalık kazanır,

* stresle baş etme konusunda kendine en uygun yöntemi geliştirir.






Duygu, Düşünce, Davranış..

İnsana “duygu, düşünce ve davranış”  üçlüsü içinde bakıyorum. Duygu, düşünce içseldir. Beynimizin içindedir. Özneldir. İçerikten bağımsız olarak saygıdeğerdir. Söylemdir. Bize bir dünya görüşü, bakış açısı, anlama ve açıklama çerçevesi, çeşitli roller sağlar.   Davranış ise bu duygu, düşünce sonucunda ortaya çıkan tepkidir, eylemdir. Davranış somuttur. Gözlemlenebilir ve ölçülebilir. Olay, durum, kişi bağlamında oluşan değer yargıları içinde role uygunluğu, yerindeliği değerlendirilir. Duygu, düşünce ve davranış bütünlüğü, eylem ve söylem birlikteliği, öz-söz ilişkisi kişinin gücünün kaynağıdır.


Düşünce Yönetimi

1) Yapmalıyım, etmeliyim:

"Bunu yapmalıyım.“

Kendinizi "yapmalıyım” la motive ederek suçlu ve stres altında hissetmeye başlıyorsunuz.

Öneriler:

"Yapmalıyım" fiilinin yerine "yapmak istiyorum“ u kullanın.

Ne yapmak istediğinize karar verirken esnek olun.

2) Ya hep ya hiç:

"En ufak bir hata, başarısız olduğumuz anlamına gelir.“

Bu olumsuz düşünme şekli, çevrenizdeki varlıkları veya olayları aşırı uçlarda görmenize neden olur.

Siyah ya da beyaz; mükemmel ya da berbat gibi.

Öneriler:

Hata yapmak tamamen başarısız olmakla aynı şey değildir.

Ya hep ya hiç diye düşünmeyin.

Ara tonları da görmeye çalışın.

3) Gereğinden fazla genelleme yapma:

"Bu her zaman oluyor."

Her zaman veya hiçbir zaman kelimelerini sık sık kullanırsanız, bir olayın kaçınılmaz olduğunu düşünmeye ve gerçekleri çarpıtmaya başlarsınız.

Olaylar karşısında duruma hakim olmak yerine kendinizi "kurban' gibi hissedersiniz.

Öneriler:

Bu kelimeleri hayatınızdan çıkartmalı ve yerlerine açık gerçekleri koymalısınız.

Olayları olabildiğince genelleme ve yargılama yapmadan anlatmaya çalışmak size yardımcı olacaktır.

4) Zihin süzgeci:

"Yapılan bu hata tüm projeyi mahvetti."

Karşılaştığınız olayları zihin süzgecinden geçirdiğinizde, beyniniz olayın genellikle olumsuz yanlarına odaklanır ve olumlu yanlarını göz ardı eder.

Öneriler:

Olayları değerlendirirken olumlu yanlarını da görmeye çalışın ve sorunu çözmeye odaklanın.

5) Olumlu değerlendirmeye kapalı olma:

“İşimle ilgili yaptığı iltifatlar kibar olmasından kaynaklanıyor."

Kendiniz veya performansınız hakkında yalnızca olumsuz değerlendirmeleri kabul etmeniz stresinizi arttırır.

Öneriler:

Fazla alçakgönüllü olmayın ve üstün yanlarınızı görmezden gelmeyin.

Size yapılan iltifatları geri çevirmeyin.

6) Acele sonuç çıkartma:

"Bölümde yeniden yapılanmaya gidiliyor. Biliyorum beni kovacaklar.“

Daha ne olup bittiğine dair gerçekleri öğrenmeden, başınıza en kötü şeyin geleceğini varsayıyorsunuz.

Öneriler:

İlk önce verileri toplayın, sonra bu veriler üzerinden bir sonuca ulaşın.

7) Yaftalama:

Toplantıya geç kaldım. Nasıl bu kadar aptal ve sorumsuz olabilirim?'

Kendinize olumsuz sıfatlar yakıştırıyorsunuz.

Bu tür davranışlar kötü hissetmenize yol açar ve tıpkı diğer olumsuz düşünce tarzları gibi gerçekleri saptırır..

Öneriler:

Kendinizi değil olan şeyi tanımlayın.

Eğer hata yaptınızsa kendinize bir etiket yapıştırmak yerine hatanın neden olduğunu anlamaya çalışın.

8) Abartarak kötüye yorma:

"Bu tam bir felaket, en güvendiğimiz eleman istifa etti. Hapı yuttuk."

Zor bir durumu felaketmiş gibi ortaya koyarak kendinizi bunaltıyor ve çözüm üretmek yerine stresinizi arttırıyorsunuz.

Öneriler:

Mücadele etmeniz gereken sorun ne olursa olsun, kendi düşüncelerinizde kurduğunuz duruma değil, gerçeğin kendisine müdahale etmeniz ve karşılaştığınız sorunu çözmek için adım atmanız gerekir.

9) Kişiselleştirme:

Projenin reddedilme sebebi benim proje ekibinde olmam."

Gerçek nedenleri incelemeden, suçu doğrudan kendi üzerinize alıyorsunuz.

Bu olumsuz düşünce tarzı, içinde bulunduğunuz durumu değiştirmeyeceği gibi kendinize olan güveninizi kaybetmenize de neden olur.

Öneriler:

Sorunları kişiselleştirme yerine, yaşanılanları soğukkanlılıkla irdeleyin; sorun sizden kaynaklanmamış olabilir.

Ancak soğukkanlı bir yaklaşımla çözüm noktalarına ulaşabilirsiniz.



DR FATMA ÖZDEMİR

Lütfen bana ulaşmak için aşağıdaki formu kullanın

Hakan Erenler

Adres: Fatih Mah. Sultan Murat Cad. Akyazı Sk. No:3 Yahyakaptan. 41050 İzmit / Kocaeli

Ofis: GSM: +90 532 063 16 01 GSM:


dr.fatmaozdemireyuder@gmail.com

Her Hakkı Saklıdır

 Fatma Özdemir-Dr PhD ( Klinik Psikoloji - EMDR  Eğitimli)